Image Map

Doğayı korumak yaşamı korumaktır

DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun 13 Eylül 2014 tarihinde DİSK üyesi Birleşik Metal İş sendikamızın düzenlediği Sapanca Su ve Çevre Sempozyumu’nda yapmış olduğu konuşma metnidir

10659245_10152659324074303_942029240383454065_n

Değerli Konuklar,

Hepinizi DİSK Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Hepiniz hoşgeldiniz.

Değerli Konuklar,

Bugün buraya insanlar ve tüm canlılar için yaşamsal önemi olan “su sorununu” konuşmak, tartışmak ve hep birlikte düşünerek, çözüm üretmek için bir araya geldik.

Bildiğiniz gibi, bugün dünyamız, küreselleşme olarak tarif edilen ve sermayenin tek güç olarak egemenliğini ilan ettiği bir dönemden geçiyor. Bu dönemin en temel özelliği ise kamusal hizmetlerinin daraltılarak sermayenin talepleri doğrultusunda yeniden biçimlendirilmesi ve piyasaya terk edilmesidir.

Bugün konuşacağımız su sorunu da kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ile 1980‘li yıllardan sonra gündeme gelmiş ve canlıların en temel yaşam kaynağı olan su, bir insan hakkı olmaktan çıkarılıp, alınır satılır bir meta haline dönüşmüştür.

Hızlı nüfus artışı, kirlenme, küresel ısınma, küresel güçlerin baskısı ve özellikle az gelişmiş ülkelerde devletin su yönetimi ve su kaynakları üzerindeki planlama ve kontrolünün zayıf olması gibi sorunlar da eklenince, sorun kronik bir hale gelmiştir.

Su, uzun bir süreden beri harcanmış, yanlış yönetilmiş ve fazla kullanılmıştır. Kuraklığın gazete manşetlerinde geniş yer alıp özellikle dikkatlerimizi çekmesine karşılık, gittikçe fazlalaşan su tüketimimizin uzun vadede yarattığı sorunlar gözden kaçmaktadır.

Su kıtlığının işaretlerini her yerde görmek mümkündür. Yeraltı sularının seviyeleri düşmekte, göller küçülmekte, sulak alanlar yok olmaktadır. Nehir yataklarından başka havzalara, tünellerle su aktarılarak hem çevreye zarar veren hem de fevkalade pahalı uygulamalar söz konusu. Ormansızlaşma, sulak alanların yok olması, kamu yararından uzak projeler, mikro HES‘lere dayalı bir enerji politikası hiç kuşkusuz olası sorunları perçinlemekte ve şiddetini arttırmaktadır.

Değerli Konuklar,

Su yaşamsal öneme sahip bir doğal kaynaktır ve bu nedenle de ekonomik bir kaynak olmaktan çok sosyal öneme sahip bir doğal kaynak olarak ele alınmalıdır. Gerekli önlemler alınmaz, konu ciddiyetsiz açıklamalarla geçiştirilirse, üç yanı denizlerle çevrili, 13‘ü ana 24 de kolları olmak üzere 37 nehri bulunan ülkemiz suya hasret kalacaktır.

2012 TÜİK rakamlarına göre ülkemizdeki nüfusun %17‘sine içme ve kullanma suyu hizmeti sağlanmamakta, toplam nüfusun %53‘ünün kullandığı içme ve kullanma suyu arıtılmamaktadır. Tükettiğimiz suyun yalnızca %4‘ü ise ileri arıtma sistemleri ile temizlenmektedir.

Bu durum bile, herkesin sağlıklı ücretsiz temiz suya ulaşım hakkının artık var olmadığını, su politikasından sorumlu kurumların dahi çaresizliğini ortaya koymaktadır.

Değerli Konuklar,

Her insan sağlıklı ve güvenilir suya erişme hakkına sahip olmalıdır.

Suyun kamu yararı ilkesi doğrultusunda ve kar gözetilmeden olabildiğince ucuz olarak yurttaşın kullanımına sunulması sağlanmalıdır.

Tüm bunların gerçekleştirilebilmesi için su yönetiminin kurumsal yapısının oluşturulmasında bu hizmetin bir kamu hizmeti olduğu ve kamu yararı anlayışı ile ulusal çıkarlarımız gözetilerek ele alınması gerektiği mutlaka dikkate alınmalıdır. Örneğin vahşi sulama yöntemi ile 100 milyon metre küp su harcanırken, damlama yöntemi ile sadece 1 milyon metre küp su harcanmaktadır. Suyun verimli ve tasarruflu kullanılması için bu ve buna benzer yeni tekniklerin bir an önce uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.

Temiz suya erişimin, sağlık politikasının da temeli olmalıdır. Temiz suya erişemeyen nesillerin, hastalıklarla, sağlık alanındaki maliyetlerle karşı karşıya geleceği gerçektir.

Ülkemizde, bize ve gelecek nesillere kadar yetecek su kaynağı bulunmaktadır. Ancak, bu kaynaklardan yararlanabilmemiz için, koruma alanlarının belirlenmesi, kirliliklere karşı korunması, sürdürülebilir su kullanımı ve yönetimi ile ilgili sağlıklı politikaların üretilmesi gerekmektedir.

Sözlerimi bitirirken, bizleri bir araya getiren ve bu çalışmayı düzenleyen Türkiye Çevre Platformu Koordinatörü Sayın Tanay Sıdkı Uyar’a ve Birleşik Metal-İş Sendikamızın Genel Başkanı Sayın Adnan Serdaroğlu’na teşekkürlerimi sunar,

Konfederasyonumuz DİSK adına, başta su olmak üzere tüm doğal kaynaklarımızın korunması için sizlerle birlikte ortak dayanışma ve mücadele içerisinde olacağımızı belirterek, hepinizi saygı ile selamlarım.

 

“Doğayı korumak, yaşamı korumaktır”

10628593_10152659324439303_1623621283657316733_n

ITUC ETUC