Image Map

Afgan Sendikacılar İstanbul'daydı

Afganistan Sendikalar Konfederasyonu (NUAWE/IMKA) Kadın Komitesi 28 Şubat – 9 Mart tarihleri arasında DİSK’in misafiri olarak İstanbul’daydı. NUAWE Kadın Komitesi, DİSK Kadın İşçiler Komitesi’nin 8 Mart etkinliklerine katıldı, örgütlü işyerlerini ve sendikaları ziyaret etti. Eğitim programı kapsamında DİSK’in tarihçesini ve işleyişini öğrenen Afgan sendikacılar çeşitli kadın örgütlerini ziyaret etti ve akademisyenlerle buluştu. NUAWE heyeti ayrıca KESK ve SGBP’dan kadınlarla görüştü ve 8 Mart yürüyüşüne katıldı.

131 bin üyesi bulunan NUAWE işçileri ve kamu çalışanları aynı çatı altında örgütlüyor. Savaş, işgal ve Taliban rejiminin etkilerini üzerinden atmaya çalışan Afganistan’da yeniden yapılanma sürecinde olan NUAWE çalışma yasalarının geliştirilmesi ve uygulanması mücadelesi veriyor. Geçtiğimiz yıl Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’na üye olan NUAWE ve DİSK arasındaki ortak etkinlikler ilerleyen aylarda devam edecek.

NUAWE Heyeti DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ile birlikte

NUAWE Heyeti DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ile birlikte

NUAWE heyetiyle yapılan söyleşilerden…

Afganistanlı kadınlar Taliban ve NATO arasında

Özlem Akcan, Karşı

“Belki bizim neslimiz kurban olacak ama 50 yıl sonra her şeyin değişeceğine inanıyoruz, bizden sonraki kuşaklar için mücadele ediyoruz” diyor…

Afganistan Sendikalar Konfederasyonu Kadın Komitesi Başkanı Habibe Fakri ve Şehir Temsilcisi Yardımcısı Fewziye Anveri, Taliban döneminde ara verdikleri işçi hakları mücadelelerine devam ediyorlar. Sendikadaki 131 bin üyenin yüzde 30’unun kadın olduğunu ifade eden Başkan Fakri, bu aralar iş kanunun daha eşitlikçi olması için çalıştıklarını söylüyor.

Taliban’dan önce bizim farklı mücadelelerimiz vardı. Özgürlük vardı, kadınlar daha farklı şeyler için çalışıyorlardı. Taliban geldiğinde biz elde ettiğimiz tüm hakları kaybettik. Kadınlar okula gidemezlerdi, üniversiteye giremezlerdi… Yıllarca kadınlar hiçbir hakları olmayan bir dünyada yaşadılar. Taliban geldiğinde sendikada çalışıyorduk. Ama sendika kapandı ve sendikanın mülkiyetleri, paraları Taliban’ın eline geçti. Sendikanın yöneticileri ülke dışına kaçmak zorunda kaldı. Öldürülenler dahi oldu. Yaşayanlar da çok sessiz kalmak zorunda bırakıldılar. Taliban sendikanın İslam’a karşı olduğunu düşünüyordu. Onun için izin vermezdi. Hâlbuki öyle değil. Afganistan Müslüman bir ülke ve sendikadakiler de Müslüman. Zaten işçinin Müslüman’ı, solcusu yok. Herkes iş haklarının savunulması için bir sendikaya ihtiyaç duyuyor ve bu sendikada her işçinin ihtiyacı için çaba sarf ediyor. Ayrımcılık yapmadan çalışıyor.

Özlem Akcan’ın Karşı Gazetesi’ndeki röportajı

NUAWE

NUAWE

 

Artık en azından sokağa çıkmamız yasak değil!

Irmak Akıncı, Birgun 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) konuğu olarak Türkiye’ye gelen Afganistan İşçi ve Memur Sendikaları Konfederasyonu (EMKA) Kadın Komitesi Başkanı Habiba Fakhri, Başkent Kabil Temsilcisi Fevziye Anveri ve bir kadın hakları aktivisti olan tercümanları Nargis ile, Afgan kadınlarının ve işçilerinin durumları ile savaş döneminden yeni çıkan Afganistan’ın şu anki sosyal ortamını konuştuk. Afganistan ile ilgili birçok konudan bahsederken, söyleşi sırasında, bazı konularda ne kadar benzediğimizi, bazı konularda ise Türkiye’nin Afganistan’ı yakalayamadığını görüp şaşırdık. Türkiye’den farklı olarak eğitim ve sağlık hizmetlerinin tümüyle ücretsiz olduğu Afganistan’da, kürtaja bakış açısı ve uygulamasındaki sıkıntılar Türkiye ile bire bir. EMKA, ülkenin tek sendikası. 50 yıllık bir tarihi olsa da, farklı rejim ve hükümet dönemlerinde faaliyetleri kesintiye uğramış. En son Taliban yönetiminin sendikaları yasaklaması nedeniyle faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan sendika, son bir yıldır faaliyetine devam ediyor.

Sendikanızdan bahsedelim, ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Habibe: Biz EMKA olarak Afganistan’daki tek sendikayız. 131 bin üyemiz var. Bu üyeleri sadece geçmiş üç yılda topladık. Taliban yönetiminin sona ermesiyle her şeye sıfırdan başlayarak yeniden kurulduk. Bir senedir faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bütün iş alanlarındaki işçiler bizim çatımız altında. Çeşitli komitelerimiz var, bu komiteler farklı iş alanlarındaki işçilerin güvenliklerini ve sendikal mücadeleye katılımını sağlamakla uğraşıyor.

Kadınların işgücüne katılımı ne durumda, herhangi bir cinsiyetçi uygulamaya maruz kalınıyor mu?
Habibe: Afganistan savaş döneminden çıktı. Bir tek işçilerin değil, bütün insanların ciddi sorunları var. Yeni yapılan yasalarla beraber işçilerin hakkı korunmaya başlandı. Kadın işçilerin oranı yüzde 30. İşçiler arasında ayrımcılık var diyemeyiz, özel sektör haricinde kamu kurum ve kuruluşlarında ve devlet tarafından denetlenen üretim alanlarında kadın işçilerin hakkı da aynı şekilde gözetiliyor. Ancak özel sektörde doğum izni gibi birçok konuda sıkıntı yaşanıyor. Bu durumda sendikamız müdahale ediyor.

Sendikanın gücü ve yaptırımları nelerdir?
Habibe: İşlerin doğru gitmediği yerlerde işverenler ile konuşuyoruz. Üç taraflı hükümet-işveren ve sendika toplantıları yapıyoruz. Eğer anlaşmaya varılmazsa eylem yapıyoruz. Komiteler ile sendikal mücadeleyi genişletmek adına çalışmalar yapıyoruz.Fevziye: Zaman zaman büyük eylemler için sokağa çıkıyoruz. Birisi de iş yasasının değişmesi içindi. Yaptığımız eylemler sonrasında istediğimiz maddeler anayasaya girdi. En son geçen cumartesi, bir sendikacıyı sınır şehirlerde hâlâ aktif olan Taliban, boğazını keserek öldürdü… Yalnızca sendikalı olduğu için. Bunu büyük çapta bir eylemle protesto ettik. Afganistan’ın 25 ayrı şehrinde eşzamanlı eylem düzenledik.

Eğitim şartları ne durumda?
Habibe: Her yıl okula başlayan kız çocuklarının sayısı fazla, ancak yalnızca okumayı öğrenene kadar devam ediyorlar. Okumayı öğrenen kız çocukları hemen okuldan alınıp çalıştırılmaya başlanıyor. Okula devam eden kız çocukları hakkında zaten bir toplumsal baskı var, okuluna devam eden kız çocuğu ile ilgili hemen dedikodular dönmeye başlıyor. Çünkü okula devam eden kız çocuğu, bir kadının tek başına dışarı çıkması, onlara göre ‘ihtiyacı olandan’ daha fazla eğitim alması anında islami koşullara göre değerlendirilip laf oluyor.
Yönetimden çekilen Taliban’dan sonra kadınların durumunda nispeten ‘büyük’ değişiklikler olmuş. Şiddet, taciz ve tecavüz girişimleri başını kapatmayı reddeden kadınlar için hâlâ bir tehlike olsa da, Afgan kadınlar ‘En azından artık sokağa çıkmamız yasak değil’ diyor.

Şehir merkezlerinde kadınların hayatı nasıl?
Nargis: Kadınların başı açık gezmesi yasak değil, ama başı açık gezen kadınlar çok tacize uğruyor. Bu nedenle başını kapatmak istemeyen kadınlar bile bu tacizden korktukları için başlarını kapatıyorlar. Afganistan’da başı açık gezen kadınların sayısı çok az, mesela ben koskoca Kabil’de şu ana kadar dört tane gördüm. Çünkü herkes bakıp kötü sözler söylüyor, taciz ediyor, hatta tecavüz etmeye kalkıyorlar. Köylerde durum çok daha vahim. Hâlâ kadınların yanlarında ailelerinden bir erkek olmadan evden çıkmaları yasak.

Taliban dönemi ile şu anki dönem arasındaki en büyük fark nedir?
Nargis: Taliban döneminde Afganistan insanların yaşayabileceği bir ülke değildi. Normal hayatta insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için hiçbir koşul var değildi. Kadınlar da erkekler de. Yaşayamazdı. Kadınlar mutlaka burka giymek zorundaydı, serçe parmaklarının ucu bile görünse bu öldürülmeleri için yeterli bir sebepti. Bir erkeğin sakalı olmadığı zaman ibret olsun diye öldürebilirdi. Televizyon ve müzik kesinlikle yasaktı, hiçbir yaşamsal ve sosyal hak yoktu. Şunu hatırlıyorum, küçücük bir televizyonumuz vardı, evin bodrum katında bütün komşularla toplanıp, sesini tamamen kapatıp aynı şeyi defalarca izlerdik. Şimdi dönüp baktığımda ‘Bu nasıl bir hayat’ diyorum. Sağlık ve eğitim sistemi yoktu. Hastane yoktu, hasta olduğumuzda hiçbirimiz hastaneye gidemiyorduk.

Hastanesiz nasıl oluyordu peki?
Nargis: Ölüyorduk. Hastaneler vardı, ama doktor yok, doktor olsa kadın doktor yok ve erkek doktorun seni muayene etmesi de bir diğer ölüm nedeni. Biz gerçekten hayatta nasıl kaldık bilmiyoruz. Ben örneğin, çok küçüktüm ve Taliban zamanı hiçbir şekilde hastaneye gitmedim. Taliban devrilene kadar hayatımda bir tane bile doktor görmedim. Doktor var mı yok mu onu bile bilmiyordum. Ki başkent Kabil’de yaşıyordum. Nispeten daha iyi durumda olmasını beklersiniz ama…

Şimdi?
Habibe: Şimdi değişti. Şimdi Kabil’de istediğimiz her şeyi yapabiliyoruz denebilir. Alkol mesela, yasak aslında ama rahatlıkla bulup evde tüketebiliyoruz. Evinin içinde istediğini yapabilirsin. Dışarıda alkol tüketebilmek için restoranlar var, üyelik sistemi ile çalışıyor, veya mutlaka bir tanıdığının olması gerek. Bir de gizli saklı barlar var, kadınlar laf olur diye korktukları için gitmemeyi tercih ediyorlar ama, istersen gidersin. Şimdi nispeten normal bir hayat yaşıyoruz, hele ki Taliban dönemine kıyasla. Ama zor; şimdi evden çıkabiliyor, araba sürebiliyor, çalışabiliyoruz ama yine de taciz hakaret, saldırı ve tecavüz girişimi var sokaklarda.
Fevziye: Taliban döneminden farkı, şu anda kadınların eve hapsolmak zorunda kalmaması. Devlet, elinden geldiğince birtakım yasalarla eskiden kalma şeyleri düzenlemeye çalışsa da toplumun algılarını hemen kıramıyorsun.
Nargis: Kabil için konuşacak olursam, sadece cesaretin varsa, istediğin her şeyi yapabilirsin. Dünyanın her yerinde kadınlarla ilgili temelde aynı problemler olduğunu görüyoruz. Afganistan’da şiddet ve taciz daha çok evet ama, temelde dünyanın her yerinde kadınlar aynı zihniyetle savaşıyor.

Ceza Kanunu’nun 26’ncı maddesi ile ilgili bazı haberler var, nedir bu 26’ncı madde?
Nargis: Bu madde, Taliban döneminde oluşturulmuş bir madde. Diyor ki, bir kadın ev içinde şiddet görürse, aile fertlerinden bir kişi bu şiddete tanıklık edemez. Bunu defalarca protesto ettik. Ev içindeki şiddeti ev içindeki bir insanın tanıklığına başvurmadan nasıl kanıtlayabilirsiniz ki? Parlamento ile konuştuk defalarca, ancak yine de imza attılar.

Onlar niye imzalıyor, sonuçta Taliban’ın getirdiği bir uygulama değil mi?
Habibe: Evet ama, maalesef zihniyet değişmiyor kolay kolay… Parlamentoda benim ‘Kravat takan Talibanlar’ olarak tanımladığım insanların sayısı çok fazla. Parlamentodan geçen bu 26’ncı maddeyi Başbakan onayına gönderdiler. Eğer Başbakan onaylasaydı, hepimizi sokakta öldürebilirlerdi ve kimse de bizim hakkımızı savunamazdı. Feminist örgütler olarak Adalet ve İçişleri Bakanlığı ile görüştük. Bu maddenin çıkartılması gerektiğini söyledik. Başbakan o maddeyi imzalamadı, meclise geri gönderdi.

Kadına yönelik şiddetin engellenmesi üzerine yasal bir düzenleme yok mu?
Nargis: Kadına karşı şiddetin yasaklanmasına dair bir yasa önerisi var ama, o kravat takan Talibanlar İslamiyet’e aykırı olduğu gerekçesiyle yasayı imzalamıyorlar. Bir erkeğin bir kadından fazla eş alamayacağına veya şiddet gören kadının sığınma evlerine gitmesiyle alakalı yasalara parlamentodakiler bu tür uygulamaların hanenin düzenin bozduğu, İslamiyet’e karşı olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyorlar. Sonuç olarak imzalamaktan vazgeçtiler. Biz de çeşitli eylemlerle karşı çıkıyoruz. Ne yaparsak yapalım, kafalar değişmedikçe hiçbir şey olmayacak; kadınlar bile arkamızda değil tam anlamıyla. Yaptığımız eylemleri gördüklerinde korkuyorlar, İslam’a karşı olduğunu düşünüp destek vermiyorlar. Şimdi başka çalışmalarımız var, Birleşmiş Milletler ve bakanlıklar ile görüşüyoruz.

Sığınma evlerinin durumları nasıl?
Fevziye: Kadın Bakanlığı’mızın yaptığı sığınma evleri ve özeller var, durumları iyi olmasa da Afganistan koşullarında varlıkları bile çok önemli. Her şehirde mutlaka bir tane var. Durumları iyi değil, hükümetin yaptığı sığınma evlerinde örneğin psikolojik yardım bile sağlanmıyor kadınlara. Özel organizasyonların sığınma evlerinde var tek tük. Medya sığınma evlerindeki kadınlarla ilgili büyük sansasyonlar yaratıyor, o kadınlar bir daha sığınma evlerinden çıkamıyorlar. Çıktıklarında saldırıya uğrayıp öldürülebiliyorlar.

Kürtaj konusunda bir sınırlama var mı?
Habibe: Kürtaj yasak değil, yalnızca acil durumlarda yapılabiliyor. Devlet hastaneleri çok acil durumlar haricinde kesinlikle yapmıyor. Ancak özel muayenehaneler ve özel hastaneler, bazen el atından acil olmayan durumlarda da kürtaj yapabiliyor. Tabii yüksek ücretler karşılığında… Sizde yaşananları da duyuyoruz tabii…

Irmak Akıncı’nın Birgün’deki röportajı için

 

 

 

ITUC ETUC